HaberSİZsiniz
Geçen akşam aklıma geldi birden nerden geldiyse…
Ramazan gecelerinde Yalancılar kahvesinde ne muhabbetler, ne makaralar, ne gırgır şamatalar olurdu…Hatta sazlı sözlü eğlenceler bile yapılırdı diyecem, o yılları hatırlamayanlar ya da bilmeyenler “Yok artık” diyeceklerdir…
Evet, Ramazan gecelerinde kulakları çınlasın Coco (Yener Öner) bağlamasıyla hem çalar hem söyler kahvenin müdavimleri de eşlik ederlerdi şarkılara, Türkülere..Yıkılırdı o kahve yıkılırdı sazla, sözle…Arada bi müstecir Ersal Toka; “beylerrrrr biraz yavaşşşşşşşş” diye bağırsa da ipleyen kim?
Diğer taraftan sigarasına oynanan pişti, dost kazığı hele en zevklisi de anastra oyunu… Sosyete Orhan çok güzel oynardı anastrayı..Hele de ortağı Sarı Recep veya Sedat Bayam ise var ya, demeyin keyfine o oyunu seyretmesine…
Kahvenin önünde ayrı bi ekip kesin vardır Laz Osman’la mantar amcanın kültür mantarı yetiştirme muhabbetleri… Bu arada yan tarafta zehircinin dükkanın önündeki dut ağacının altında ayrı bi ekip mutlaka vardır… Orda ise başka muhabbetler tabi…
Cumartesi akşamının en vazgeçilmezi tabi ki Bilecikspor maçları..Yaşar Tüzün gelir kahveye; “ beyler yarın deplasmana gidiyoz dimi, Nihat senin minibüs kaç para yakıyo bilader” der ve ertesi günkü Bilecikspor’un deplasman maçına hemen 10-15 kişilik ekip hazır olurdu. Burdan İstanbul’a, Bursa’ya,Kocaeli’ne, Yalova’ya kısaca her deplasmana bi minibüs gidilirdi.Laz Osman, ATİ(Rahmetli Atilla Baş),Şeytan Kemal, Metin Dinç, Faruk Başaran, İlço,Yaşar Kurt,Fırıncı Hüseyin, Selami Çınar, Sedat Pala, Titanik Ahmet, Mehmet Zafer, Dilaver, Coco, Bülent Kuş,Fevzi Aslım, Yaşar Tüzün, Yıldırım Çınar, Gürkan Gürer, Erol Keskin,Saim Karakuş, Cihat Sargıl,Islak İBO (Rahmetli), Nihat Sargıl,Ertuğrul Beler, Ayhan Özbey, Semih Turan,Nadir Akkoyun…
Hey gidi günler heyyyyy….
Anlattığım yıllar 80’li yılların sonu, 90’lı yılların başları… O yalancılar kahvesindeki anıları toplasalar kesin bi film falan olur, yada bi kitap yazılır tahminimce…
Rahmetli Berber Raşit amcanın Muhtarlık seçimlerini zaten bikaç nesil daha anlatır, konuşur sanırım…
Yalancılar kahvesinden sonra mı ne oldu? Anlatayım kısaca GİŞAD (Genç İş Adamları Derneği)’ı kurduk. Bir Cuma akşamı dönemin Maliye Bakanı Sümer Oral, Vali Refik Arslan Öztürk, Belediye Başkanı Akın Olcay, Milletvekilleri Bahattin Şeker, Mehmet Seven ve çok kalabalık bir davetli eşliğinde açılan lokalimizde ilk başlar her şey yolunda gidiyordu.Nasıl ki;” şapkayla girilmez, çamurlu ayakkabılarla girmek yasaktır, yüksek sesle konuşma, akşam 11’den sonra bira yasak” muhabbetleri başladı GİŞAD’ta bitti, o arkadaşlıklar da…
Ama yalancılar kahvesiyle başlayan ve GİŞAD’la devam eden o süreçte çok güzel kazanımlar edindik.Kulakları çınlasın Refik Kaya’nın o dedikleri hala hafızalarımdadır.. (SADDAMIN TOPU) Belki bir gün de GİŞAD’ı ve GİŞAD’tan sonraki süreçteki yılları da yazarım..Hayırlı Ramazanlar,HOŞÇAKALIN
NOT: Alihan’ın maceralarını da unutmadık tabii..Karda kalan otobüsün direksiyonuna geçip yolcuları kurtarması, bisiklete kamyon direksiyonu takıp gezmesini, VHS Videosunu kahveye getirip bizlerin Almancamızın gelişmesine katkı yapmasını hiç unutmadık…Metin Dinç’e de teşekkürü bir borç biliriz.Metin devrem anladın sen mevzuyu…
Çok keyifli gunlerdi
Cok guzel bir yazi olmus kalemine sağlik abi ne gunlermis ismini cok duymustum Yalancilar kahvesinin guzel bir ani oldu. Bizim neslimiz icin
Erhan istasyonda orhan akkoc lokantasinda tum kamyon soforlerin resimleri yalancilar kahvesinde bilecige gelmis tum dilencilerin resimlerindende bahsetmeyi unutma