İzmir’de bir sinema kapısından içeriye giren seyirciler, harem ve selamlık uygulamasına uygun olarak salonu ortadan bölen perdenin iki yanına otururlar; bir tarafta erkekler, öteki tarafta kadınlar. Tam film başlayacaktır ki, görevliler gelir ve perdeyi kaldırarak, seyircilere aileleriyle bir arada oturabileceklerini söyler. İlk kez bir sinemada anne, baba ve çocukların bir arada oturup film izlemeleri için ortadaki perdenin kaldırılması emrini, salonda bulunan hatırı sayılır bir devlet adamı vermiştir.
Sinema sahibi Cemil Bey, birkaç film gösterdikten sonra onur konuğuna yaklaşarak havayı yumuşatmak için bir de ŞARLO filmi göstermek istediğini söyler. “Fena olmaz” yanıtını alınca da beyaz perdede Şarlo’nun filmi başlar… Bundan sonra salonda neler olup bittiğini Oğuz Akay’ın Beni İki Kadın Çok Sevdi adlı kitabından okuyoruz: “Bu film, Şarlo’nun bir ziyafete davetsiz gittiğini, balkonda yediği dondurmanın bahçede oturan tuvaletli bir hanımın koynuna düşmesini gösteren çok eğlenceli bir hikâyeydi. Herkes o kadar çok güldü ki.”
Film bitip salonun ışıkları yandığında tüm salon hala gülmektedir.
Şarlo’nun filmini, kadın ve erkekleri ayıran perdeyi kaldırtıp, bir araya getirttiği aileler gibi eşi Latife Hanım ile yan yana izleyen onur konuğu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Cemil Bey’e şunu söyler: “Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim. Şunu bir daha gösterir misiniz ?”
(Sunay Akın)