KARMA EĞİTİME KARŞI ÇIKMAK BİLİME KARŞI ÇIKMAKTIR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2018-2019 eğitim ve öğretim yılı “karma eğitimi” tartışmaya açma çabalarıyla başladı.
Cemaat ve tarikatların talepleri ve baskıları doğrultusunda karma eğitime ilişkin
düzenlemeler yönetmelikten çıkartıldı. FETÖ’den ders almayanların “ahmakça” çabaları
geleceğimizi tehdit etmeye devam ediyor.
Karma eğitime karşı çıkan zihniyetin gerekçesi ne?
Dahi iyi bir eğitim mi?
Kadın erkek eşitliği mi?
Kız çocuklarının okutulması mı?
Kadın hakları mı?
Hayır!
Bu zihniyet kadının okumasına da, çalışmasına da, eğlenmesine de karşıdır…
Kadını hep cinsel obje olarak görürler!
Sokakta yürümesini dahi istemezler…
Kadın düşmanıdırlar!
Bu zihniyet hayatın hiçbir alanında kadın ve erkeği eşit görmemiştir! Kadın ve erkeğin aynı
sınıflarda okumasına karşı oldukları gibi, medeni kanuna da karşıdırlar. Kadına mirastan daha
az pay verilmesini savunurlar.
Bu nedenledir ki, kadınları özgürleştiren, eğitim hakkını, seçme ve seçilme hakkını veren en
büyük kadın hakları savunucusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini ortadan kaldırma
gafleti içindedirler.
Karma eğitimin zorunluluğu, Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanununda yer almaktadır.
Yönetmeliklerle değiştirilemez! Çünkü “Anayasa”, “Yasa”, ”Tüzük, ve “Yönetmelik”
hiyerarşisine aykırı düzenleme yapılamaz. Yönetmelikler; kanuna aykırı düzenlenemez,
kanun maddesini ortadan kaldıramaz, kanunu değiştiremez. Bunu yapmaya çalışanlar
kafalarını kuma gömenlerdir.
Kaldı ki karma eğitim sistemi hayatın doğal akışının bir sonucudur. Hiçbir kanun maddesiyle
kaldırılması söz konusu değildir. Eğitimde seçme hakkı değil, pedegojik olarak doğru olanın
uygulanması esastır.
Karma eğitimden vazgeçmek, Türkiye Cumhuriyetinin temellerini yıkmak demektir.
Cumhuriyet değerlerinden vazgeçmek demektir!
Herkesin iyi bilsin ki, karma eğitimle oynarsanız kıyamet kopar…
Çünkü laik, bilimsel ve demokratik eğitimi ortadan kaldırma diye bir “hak” yoktur!

2018-2019 eğitim ve öğretim yılı dağ gibi biriken sorunlarla başlıyor. 16 yılda, 6 Milli Eğitim Bakanı
değişti. Şimdi görev sırası 7.Milli Eğitim Bakanında… Eğitim sistemini planlı bir şekilde; laik, bilimsel ve
demokratik hedefinden uzaklaştıranlar, ellerini ovuşturarak bekliyor.
Eğitim; 81 milyonun sorunudur, gelecek planıdır, umududur. AKP’ye ve tek adamların
insiyatifine bırakılmayacak kadar hayati bir konudur.
Eğitim sistemini felç edenler boşuna heveslenmesin, karanlık hedeflerine ulaşamayacaklar.
Kimse umutsuzluğa kapılmasın… Eğitim çözümsüz değildir. Biz varız.
Laik, bilimsel, demokratik ve parasız eğitim hakkının herkese verilmesi için mücadelemiz
devam ediyor, edecek…
EĞİTİMDE 12 SORUN 12 ÇÖZÜM
• Eğitimde Fırsat-İmkan Eşitliği Sağlanmalıdır
Okullar açılmadan önce, devlet okullarında okuyan her çocuğa, eğitime katkı payı olarak
500 TL verilmelidir. Özel okuldaki çocuğumuza 5000-TL verildiğine göre bu da verilebilir.
Taşımalı eğitime son verilmelidir. İkili eğitim sistemi kaldırılarak, tam gün eğitim
sistemine geçilmelidir. Birleştirilmiş sınıf uygulaması sonlandırılmalıdır. Her okulda öğle
yemeği ücretsiz verilmelidir. Velilerden kayıt parası ve okul masrafları alınmamalıdır.
• Ülkemizin Kıt Kaynaklarını Betona Değil Beyne Kanalize Etmeliyiz
Tasarruf tedbirleri kapsamında Milli Eğitime ayrılan bütçeden kesinti yapıldı. Hiçbir
medeni ülkede eğitim bütçesinden kısılarak tasarrufa gidilemez. Ülkenin can damarları
kesilerek tasarruf yapılamaz…
Aksine krizlerin pençesinden kurtulmak için eğitime daha fazla bütçe ayırmak gerekir.
Çünkü eğitime ayrılan pay geleceğe yapılan yatırımdır.
SEKA’yı özelleştirip kağıt ihtiyacımızı dışardan karşılamaya başladık. Şimdi çocuklarımızın
kitaplarını basacak kağıt sıkıntısı yaşıyoruz.
• Eğitimin Bilimsel Niteliğini Korumalıyız
Laik, bilimsel, demokratik ve herkese parasız eğitim verilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı
tarikat ve cemaatlerin eğitimle olan ilişksini kesmeli, kimi vakıf ve derneklerle yaptığı
protokolleri derhal iptal etmelidir.
• Eğitimde Paradigma Değişikliğine İhtiyaç Vardır
Sadece piyasacı, pragmatik ve çağ dışı eğitime dayalı öğretim programı anlayışı ile öğrenci
yetiştirilemez. Eğitim felsefemiz çağdaş eğitim anlayışına dayanmalıdır. Çocuklarımızı
geleceğe hazırlayan, geleceğin dünyası ile buluşturan, çağdaş, demokratik, laik ve bilimsel
öğretim programları oluşturulmalıdır.
• Eğitimde Dönüşüm Yaparken Partizanca Davranmamalıyız
Eğitim sisteminin siyasallaşmasının önüne geçilmelidir. Talimatla değil liyakat esasına
göre atama yapılmalıdır. Mülakat sistemine son verilerek, hak edenlerin ataması
yapılmalıdır. KPSS’de yüksek puan alıp atamaya hak kazanan, ancak mülakatta çok düşük
puan verilerek elenen öğretmenlerin haklarının iadesi yoluna gidilmelidir. Okul türleri

Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Talep edilmeyen çok az sayıda öğrencisi
olan okul türleri, talep fazlası olan okul türlerine dönüştürerek sorun çözülmelidir.

• Eğitim Siyasetinizin Uygulama Alanı Değildir
Eğitime siyaset sokulmamalıdır. Siyasetin etkisindeki eğitim bilimsellikten uzaklaşır.
Kadrolaşmayı hedefleyen atamalar sonlandırılmalıdır. AKP’li eski milletvekillerinin Rektör
olarak atanmaları kamu vicdanını yaralamıştır. Rektörlük için 3 yıl profesörlük şartının
kaldırılarak, kişiye özel atama yapılması kabul edilemez. Üniversitelerin siyasallaşması
yanlıştır. Üniversiteler özgür üretim ortamları olmalıdır. Rektör ve dekanlar atamayla
değil, öğretim üyeleri tarafından seçimle belirlenmelidir.
• Sınav Odaklı Eğitim Derhal Terkedilmelidir
Çocukların yeteneklerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkartacak eğitim modellerinin hayata
geçirilmesi gerekir. Ezberci ve sınav odaklı eğitimden vazgeçilmelidir. Çocuklarımızı
istemedikleri okul türlerinde okumaya zorlayan LGS sistemi kaldırılmalıdır. Çocuklarımız
ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre yönlendirilerek, istedikleri lise türünde okumaları
sağlanmalıdır. Başarının sırrı, öğrencilerin ilgi alanlarının ve yeteneklerinin tespit edilerek
o alana yönlendirilmesinde gizlidir.
• Darbeci Eğitim Zihniyetinden Vazgeçilmelidir
12 Eylül zihniyetiyle eğitimde yola devam edemezsiniz. Bir an önce erişilebilir, bölgesel
farklılıkları giderilmiş, küresel düzeyde iddialı ve bilimsel eğitime geçilmelidir.
• Eğitimde 1+8+4 Sistemine Geçilmelidir
Eğitim sistemi, 1 yıl okul öncesi eğitim olmak üzere, 13 yıla çıkartılmalıdır.
Eğitim yapısının ürettiği temel sorunlardan birisi de açık liselerdir. Bugün bu liselerde
1.586.823 öğrenci bulunmaktadır. Bu gidişle önümüzdeki yıl bu sayı 2 milyonu aşacaktır.
Eğitimin toplumla, ekonomiyle ve bilimle ilişkisini yeniden kurmalı ve ona göre etkin
yapılanma, çağdaş-bilimsel içerik, yetişmiş öğretmen, güçlendirilmiş okul ve edilgen
olmayan öğrenci dikkate alınarak eğitim yeniden yapılandırılmalıdır.
• Öğretmenlere Hak Ettikleri Değer Verilmelidir
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü ve 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde birer maaş
ikramiye verilmelidir. Öğretmenlerin ek göstergeleri 3600’e çıkartılmalıdır.
Öğretmenlerimizi az da olsa rahatlatmak için 2018 Eylül ayında ödenecek 1.121.- TL’lik
hazırlık ödeneği de bir maaş seviyesine çekilmelidir. Tüm öğretmenler kadroya alınarak,
ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen ayrımına son verilmelidir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu Çıkarılmalıdır. Bizim bu konudaki çalışmalarımız devam
etmektedir.

• Karma Eğitimden Vazgeçilemez
1739 sayılı kanunda tanımlanmış olan karma eğitim Cemaat, tarikat ve kimi oluşumların
baskısıyla Kurum Açma Kapatma Yönetmeliğinden çıkarılarak tartışmaya açılmıştır.
Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu’ndaki “karma eğitim” zorunluluğunu görmezden
gelenler, kafalarını kuma gömüyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı karma eğitimden
vazgeçilemeyeceğini, Cumhurbaşkanlığı ise karma eğitiminde esneklik sinyalleri veriyor.
Eğitimde çocuklarımızın üstün yararı söz konusudur. Pedegojik olarak doğru olan karma
eğitim uygulamasıdır. Bunu da en iyi Milli Eğitim Bakanı bilir.

Metin YAŞAR
CHP Bilecik İl Başkanı

KARMA EĞİTİME KARŞI ÇIKMAK BİLİME KARŞI ÇIKMAKTIR
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Bizi Takip Edin